Türkiye’de ilk kez butik tarzı bal üreterek çeşitliliğe çok önem verdik
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Selçuk Solmaz 1959 Çamlıdere doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseden sonra Almanlardan areğitimi aldım. Hem teorik olarak hem de pratik olarUzun yıllar özel bir vakıfta arıcılık ve arı uzmanı olargörev yaptım.
Fer Bal ne zaman kuruldu? Kuruluşunda ki amaçnedir?
1990 yılında Melis Arı Çiftliği – Fer Bal’ı kurdum. Fbalın kuruluş amacı ülke kaynaklarımızın zenginsan sağlığı ile bütünleştirip, insanlarımızın beslenmesine iyi bir katkı sağlamaktı. Bunu da başarzannediyorum. Türkiye’de ilk kez butik tarzı bal üreterek çeşitliliğe çok önem verdik. O bölgenin kendi florasında ynarenciye, kestane, lavanta, kekikten ballar yaptıkBunları ilk kez ürettik. Türkiye’de 20 bine yakın çifnin eğitimlerinde destek olduk. Çok üreticiye çiförnek olduk. Türkiye’de farklı bir konsept yaratarinovasyonlar yaparak balcılığı geliştirdik.
Arı ürünleri olarak neler üretiyorsunuz?
Sadece bal ile kalmadık. Arı sütü polen propolis ür timi yapıyoruz. Daha çok çocuklarda kemik, beden ve zekâ gelişimi, yetişkinlerde ise yaşam kalitesini artırmak amacıyla özel karışımlar hazırlıyoruz. Fbir şekilde bu piyasada yer alıyoruz. En kaliteli hipermarketler ile çalışıyoruz. Türkiye’de ulaşamadığımız mutfak sayısı yok denecek kadar az. Dünya mutfaklarında da tanınıyoruz, orada da yerimizi aldık. Özel ürünlerimiz sayesinde dünya liderlerine de ulaştık.
Balcılık aile mesleğiniz mi? Nereden geliyor spesifik bir meslek çünkü.
Okul yıllarında Almanlardan eğitim alırken 75-80’li yıllarda, aldığım eğitimle doğayı çok sevdim, bununla arıcılığı çok sevdim. Aileden gelen bir meslekti, Çamlıdere’de arıcılık bizlerin sayesinde gelişti ve büyüdü. 3 – 4 köyü kapatarak organik bal ürettik. Daha sonra Kızılcahamam da organik bal ürettik. Türkiye’nin birçok yerinde de organik bal üretimlerimiz var. Aileden gelen bir meslek olmasının yanında sizler seviyorsunuz, bizde bununla markalaştık bununla büyüdük.
Basında görüyoruz, sahte ballar satılıyor. Gerçek bal üretmemeye gidiliyor. Çiftçileri nasıl bilgilendiriyorsunuz?
Sözleşmeli arıcılarımız var tamamen bizimle çalışan. Masraflarını ve kolonilerini bizim temin ettiğimiz, bizim istediğimiz yerde üretim yapan çiftçilerimiz var. Karşı tarafın bir masrafı gelir kaygısı yok, masraflar bizim tarafımızdan karşılandığı için ne kadar üretim olmuşsa o kadar payını veriyoruz. Bütün risk ve masraflar bizde olduğu için, hiçbir ürün fabrikaya girmeden analizleri yapılmadan piyasaya sürülmez. Dünya standartlarında üretim yapıyoruz. Ayrıca ISO hasip kuralları gereğince 15dk içerisinde hangi ürün hangi dağda hangi üretici tarafından üretilmiş, hangi mağazalara ne kadar gönderilmiş bunları öğrenebiliyoruz. Kalite kontrol sistemimiz var.
Bölgesel olarak balların kalitesi değişiyor mu?
Tr bu konuda dünyanın en iyi ülkelerinden birisidir. Arı varlığı bakımından 2.sıradayız, bal verimi bakımından 3.sıradayız. Doğu bölgeleri ve yüksek meralar yüksek bal verimine sahip. Balın kalitesini oradaki flora çeşitliliği belirler. Ne kadar çeşitli flora ve çiçek varsa balın rayihası ona göre değişiklik gösterir. Sadece Trakya bölgesinde ayçicek balı farklı bir baldır. Kültür balıdır. Çukurova bölgesinde narenciye balı vardır, güneyde narenciye. Karadeniz kestane, doğu kır çiçekleri, iç Anadolu kır çi- çek yayla, su beyazından koyu kahveye kadar değişir. Rayihası kokusu arının topladığı çiçeklere göre değişebilmekte tabi. Merdiven altı ya da sıkıntılı ballar dediğimiz ballar her sektörde var. Gıda tarım hayvancılık bakanlığı her türlü denetimi yapmakta. Sıkı denetim kontrol yapıyor. Tacir kötü amaçlı ise bulundukları yerler, adresler yanlış olabiliyor.
Bu kadar sıkı denetime rağmen televizyonda rastlıyoruz, buna neden engel olunmuyor?
Ticaret kanununa göre bir mevzuat var. Ürün analiz ediliyor, sıkıntı var ise itiraz süresi var. minimum bir müesseseyi kapatmak 5-6 ayı buluyor. Kötü niyetli firmalar, isim değiştirerek yine devam ediyorlar üretime. Piyasa gözetim denetimi tam uygulanamıyor mu? Kanunda ki boşluklardan yararlanılıyor diyebiliriz miyiz? Öyle de denebilir evet. Her gün bir isim değiştiriyor ise, tacir ise başa çıkılamayabiliyor. Adresler sabit değil, yayınlar yurtdışı oluyor.
Kaç çeşit ürününüz var?
Şuanda bizim 18in üzerinde bal çeşidi- miz var. Organikler, lavanta, kestane, kekik, çam, yayla, petek çeşitlerimiz var. Bunların yanı sıra insan sağlığı ve insan beslenmesinde çok olumlu sonuçlar aldığımız özel karışımlarımız var. Arı sütü – bal – polen, arı sütü – propolis karışımı gibi kişiye özel karışımlarımız mevcut.
Kişiye özel olanlar nelere göre hazırlanıyor? Reçeteleriniz kendiniz mi yapıyorsunuz?
Bizim gibi çalışan 2. bir bal firması daha yok. Birebir kişi ile ilgilenip onun durumuna göre özel bal hazırlamasını sağlıyoruz. Kullanıcının yaşı, boyu, kilosu, ne amaçla kullanılacağı, tıbben sıkıntısı olup olmadığı, diyabet durumu, alerjisi olup olmadığı gibi durumları öğreniyoruz ona göre karışımları hazırlıyoruz. Konu uzmanlarından ve üniversitelerden destek alarak karışımları hazırlıyoruz. En önemli etkisi, bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok rahatsızlığı önlemesidir. Çok geniş bir portföyümüz var, kanserden kısırlığa, parkinson’dan alzheimer’a kadar değişik alanlarda kullanıcımız var. Tüp bebek denemesi yapıp bir sonuç alamayan kişiler var. Bunlara yine bal ile tedavi yöntemleri uyguladık. Kayıtlı 6 binin üzerinde torunumuz var. Bağışıklık sistemi ve vücut dengesi düzenlenince kişiler çocuk sahibi oldular. Tedavi edici yöntemi vardır. Mesela, bir hastamıza tıbben 3 ay ömür vermişler, rahatsızlığı akciğer, karaciğer, kemik metastas, son evresinde artık yani 4. evrede. Hastamı- zın ilk geliş tarihi Şubat 2014. Son gelişi ise Mayıs 2016 halen yaşantısına devam ediyor. Bağışıklık sistemini güçlendirerek kişinin hastalıklarla mücadelesini artırıyoruz. Bir başka örnek vermek gerekirse, 71 yaşında bir hastamız yakınından duyarak bize geliyor. Zanax, Zyrtec gibi ilaçlardan kurtuldu, düzenli olarak kullanıyor. Yaşam kalitesi düzeldi sıkıntılarının %70 i gitti.
Dünya’da da biliniyor mu bal ile tedavi yöntemi? Yoksa sadece ülkemizde mi uygulanan bir yöntem?
Dünyada var tabi, görünürde hafife alınabiliyor, bal en son ürün aslında. Baldan daha kıymetli arı sütü var, ondan daha kıymetli olan polen var ondan da daha kıymetli olan propolis var. Özel bitkilerimiz var. Bunları harmanladığınız zaman dünyanın en güçlü antibiyotiklerini elde edebiliyorsunuz. Dünyada bunun çok örneği var, eczanelerde batı ilaçları denen ilaçlar bulunurken diğer tarafta da doğal ürünler bulunuyor. Rusya’da, Çin’de, Japonya’da çok yaygındır. Bizlerin de önayak olmasıyla birlikte alternatif tıp, apiterapi gelişmeye başladı.
Apiterapi nedir?
Apiterapi dediğimiz şeyi arı ürünleri ile tedavidir. Bizde bunu yapıyoruz. Ürünün doğru olması, kime ne verileceğinin bi- linmesi dozajlarının iyi ayarlanması önemlidir. Bunlar doğru ayarlandığı zaman birçok soruna çözüm bulunabiliyor.
Arı sütü nasıl elde ediliyor?
Arı sütü üretimi diğer bir değişle tüp bebek uygulamasının arı kolonisine uygulanmasıdır. Çok güçlü bir koloninin kraliçe arısını alarak, kovanı anasız bırakıyoruz. Kovan anasız kaldığı zaman kendisine ana arı yapmak istiyor. Larva ve yumurtaları hemen 24 saat için- de arı sütü ile beslemeye başlıyor. Yapmak için de, yumurta larva ve yumurta takviyesi yapıyoruz. Ertesi gün kontrollerde Beslenen yumurtaları başka bir koloniye taşıyarak arı sütü üretimini sağlıyoruz. 70ile 90 saat arasında 3-4 kraliçe arının etrafından 1gram arı sütü edilecek kadar ürün elde ediyoruz. Her gün süreç bu şekilde devam ediyor. Larvayı iptal edip sütünü alıyoruz. Polen üretimi arı sütüne göre daha kolay. Çünkü arı sütü teknik, teferruat daha çok bilgi isteyen bir üretimdir. Polen üretimi, polen tuzakları dediğimiz tuzakalr var. Arılar polenlerı toplayı kovanlarına taşırken küçük küçük deliklerden geçiyorlar.bacaklarında taşıdıkları polenler bu deliklerden geçerken toplayıcıya düşüyor. Bizde bunları alarak belirli ısıda belirli süre kurutarak satışa hazırlıyoruz. Propolis üretimimiz var bir de. Propolis hekimler tarafından da yüzyılın buluşu olarak adlandırılıyor. İnsan yaşamı için dezenfektan amaçlı kullanılan bir ürün. Anti bakteriyel, anti viral, antibiyotik özelliği taşıyan bir ürün. İki şekilde üretimi mevcut, arılar kovanlarında üretiyorlar, bir de özel yöntemlerle tekniklerle üretilebiliyor. Dünyanın en modern gıda üretimi tesisleri girişinde anfizamlı sular vardır, bunu arılar dünyanın var oluşundan beri kovanlarında yapmışlardır. Kovan girişinde ve çıkısında propolis ile mikropları öldürmektedirler. Damar tıkanıkları, kalp, kanse, enfeksiyon,bağışıklık son yıllarda güvenle kullanilan ürünlerden bir tanesidir.
Arılar yok olunca, dünya da yok olacak sözü doğru mu sizce?
Albert Einstein’ın bir sözdür. Burada aslında arıların ekosistemde ki önemine vurgu yapılmak isteniyor. Arılar olmadığı zaman Dünya yok olur mu olmaz mı doğruluğu tartışılır ama arılar olmadığı zaman doğal denge, ekosistem bozuluyor. Arıların en büyük görevi tozlaşmayı, döllenmeyi sağlamaktır. Arılar olduğu zaman tarımda, ziraatta %50ila%300 arasında verim alabiliyorsunuz. Çok küçük elma armut görüldüğü zaman o bölgede arı olmadığı görülür. Ekosistemi devamlılığı sağlanıyor.
Ankara ili arı yetiştiricileri birliğinden bahsedelim biraz, ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Birliğimiz 2003 yılında kuruldu. 30 kişi ile kurulan birlik şuan 1200 üyeye sahip. Ankara’nın en iyi sivil toplum örgütlerinden bir tanesidir. Çok iyi projeler yaptık. Kızılcahamam bölgesinde organik bal projesi yaptık. Arıcılar için mum atölyesi, kek imalathanesi kurduk, arı dağıtımı yaptık. 2015 yılında Türkiye’nin en büyük arılı kovan projesini yaptık. 10 bin kovanı üreticilerimize ve yeni arıcı adaylarına verdik. 20 Haziran itibariyle bu projenin 6 bin arılı kovanını teslim ettik. Beypazarı’nda Arı Dağıtım Töreni’nde Melih Gökçek ile beraberdik. Orada kendisine “10 bin kovan verdiniz çok teşekkür ederiz Ankaralı burada çok mutlu ama Ankaralıya 10 bin kovan yetmez 20 bin kovan daha talep ediyoruz” dedim. Kabul etti Sayın Melih Gökçek. İleride ki yıllarda bunları temin edeceğiz. Yüzyılın projesi diyorum ben buna kendi sektörüm açısından, çünkü 10 bin artı 20 bin kovan dağıtımı ne yapıldı, ne görüldü, ne de cesaret edildi. 30 bin kovanı bir ilde dağıtmak, organize olmak sıfır imkan ile bunu yapmak kolay değil. Sektörle ilgili çok ciddi bir çalışma yaptık. Kamuoyunda çok büyük yankı uyandırdı. İstikrarlı bir şekilde yavaş yavaş ilerliyoruz. Bu Ankara’ya ne sağlayacak derseniz, 30 bin kovan Ankara’da bir anda bütün kovanları yenilemiş olacak. 30 bin kovan, yeni istihdam, yeni arıcı sağlayacak. Bu kovanları verdiğimiz kişilerin bir takım şartları var, iş sahibi meslek sahibi olacaklar. Bu kovanları teslim eden profesyonel arıcılarımız, kişilerin eğitiminden, kontrolünden ve denetiminden sorumlu olacak. Bu da Ankara’nın daha kaliteli, daha hijyen bal yemesini sağlayacak.
Tergem Destekleri var. Bunlardan faydalanabiliyor musunuz? Dernek olarak ya da bireysel olarak?
Biz dernek olarak hiçbir destek almadan geldik, kendi şahsi imkanlarımız ile çalıştık yaptık.
Gerçek ve sahte balı ayıt etmenin basit bir yolu var mıdır?
Tabi ki, çok bal tüketen biri iseniz, tadından anlarsınız zaten. Tattığınız zaman, kendine özgü kokusu, rayihası var ise o gerçek baldır. Ancak aldınız sadece lokum gibi hiç koku tat yoksa sıkıntılı bir baldır. İkinci olarak da laboratuar analizleridir. Onun dışında hiçbir yöntem doğru değildir. Duyusal analizle de ilaç kalıntısı ya da kimyasal var mı bilemezsiniz. Bal şekerlenme yapar mı?
Gerçek bal şekerlenir, şekerlenmiyorsa sıkıntı vardır. Şekerlenmeyen bal ya kaynatılmıştır ya da katkı maddesi vardır. Zaman içerisinde kristallenme yapar bal, kimisi 3 ayda kimisi 5 ayda.