Suriyeli mültecilerin meleği Kadriye Esra Aygün’le birlikteyiz. Ankara’da bir çok başarıya imza atan Aygün, doğduğu toprakların hemen yakınındaki Suriyelilere el uzattı, kol kanat gerdi. Kelimenin tam anlamıyla kurucusu olduğu Suriye Dostluk Derneği vasıtasıyla mültecilerin melekleri oldu.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Mühendisim, daha sonradan Siyaset Bilimi ve Uluslar Arası İlişkiler üzerine eğitim aldım, yüksek lisansımı da aynı şekilde tamamladım. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler üzerine doktora yapıyorum. 2 kızım var. Aynı zamanda Aykon Grup Yönetim Kurulu Başkanıyım. Aykon Grup inşaat üzerine devam eden bir firma. Aygün İnşaat olarak kayınbabamın kurmuş olduğu 40 yıllık bir firmayız. Daha sonra eşimle beraber işi devraldık ve birlikte devam ediyoruz. Ankara, İstanbul ve Yalova’da devam eden konut inşaatlarımız var. 2002’ye kadar park işlerine de giriyorduk, son ihale yasasından sonra tamamen konuta döndük. Otellerimiz var ama işletme kısmına girmiyoruz. İşinin ehli yapmalı diye düşünüyoruz.
Otelleriniz nerede?
Şu anda Urfa’da bir otelimiz var. Ankara’da Haymana’ya yapmayı düşünüyoruz.
Şirketiniz ne üzerine?
İnşaat, mimarlık, mühendislik üzerine çalışıyoruz. Aslında Ziraat mühendisiyim, eşim inşaat yüksek mühendisi. Ekibimizde değişik mühendislik branşlarında çalışan arkadaşlarımızda mevcut.
Suriye dostluk derneği’ni kuruş hikayeniz nasıl oldu?
Ben aslen Urfa Siverekliyim. Suriye ile komşu ilin çocuklarıyız. 1999 yılında Suriye aynı zamanda da Ortadoğu ile ithalat ihracat yapmaya başladık. Ben Suriye ile iş yapan ilk iş kadınıyım. Esed döneminde başladık çalışmaya. O dönem Türkiye ile ilişkiler çok sıkıntılıydı. Ticaretimizi kötü durumlara rağmen devam ettiriyorduk. 2002 yılından itibaren işlerimiz güzelleşmeye başladı, ticaret hacimleri fazlalaştı, inşaat hacimleri arttı. 2008 yılında bölgeyi çok iyi tanıdığım için, bölgenin çalışma şartlarına hakim olduğum için hem iş adamlarımız hem büyüklerimiz böyle bir dernek kurulmasını teklif ettiler. İki ülke arasındaki ticari iş hacmini artırmak daha güzel sonuçlar alabilmek adına kurduk. 2008 yılında kuruldu. Kurucu başkanım ben. 2009’da Suriye Halep’te, Türkiye – Suriye Dostluk Derneği kuruldu. Derneği kuran arkadaşlarımız Türkiye’de eğitim görmüş Türkmen veya Arap Suriyelilerden oluşan bir ekipti. Derneğimiz Türkiye’de 8 şubeye, 18 bin üyeye ulaştı. Dünyada da 4 irtibat büromuz oluştu. Diasporaya da bu şekilde ulaşabildik. Türkiye’de ve Suriye’de hala yaşayan Suriyeliler ile durumu iyi olan dışarıdaki Suriyeliler ile bir köprü oluşturuyor derneğimiz.
Ne tür çalışmalarınız var?
Savaş sonrası, 2012 sonrası dernek artık ticaretten çok daha farklı boyutta çalışmaya başladı. Oradaki arkadaşlarımız Türkiye’ye gelerek, burada farklı şehirlerde şube başkanlarımız olmaya başladılar. İlk birkaç sene kime nasıl yardım ederiz ne yaparız şeklinde geçti. Ev temini, iş temini bu şekilde çalıştık. Sınırın ötesinde günlük ihtiyaçlarını birebir derneğimizin karşıladığı bir kampımız var. 3 bin kişinin barındığı bir kamp. 2015’ten sonra bir portföyümüzü görelim dedik. Çünkü bu insanların arasında eğitimliler var, iş adamları var, doktorlar, avukatlar var. Sonuçta 2 bine yakın doktorumuz çıktı, büyük – küçük ölçekli 50 bine yakın girişimcimiz var. Şimdi bu kişileri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Sıkıntıları var bu nedenle Başbakanlığın bünyesinde kurulan Ekonomi ve İş Gücü Çalışma Grubu olarak destek verdik. Orada kamu kuruluşlarıyla çalışan bir iki STK’dan birisiydik. Çalışma izni çıkarıldı Başbakanlık tarafından.
Derneğin mali yapısı bu kadar çok yardım için yeterli mi yoksa devlet desteği alıyor musunuz?
Devlet desteği almıyoruz. Devletimiz zaten 3 milyon Suriyeli için yeteri kadar desteği sağlıyor. Derneğimizin en büyük amacı da o zaten, karınca misali çalışıyoruz biz. Devletten bir nebze de olsa bu yükü azaltabilmek için. Suriyelilerin imkânları ile Suriyelilere destek olabilmek. Kendi öz sermayesi, öz döngüsü içerisinde halletmeye çalışıyoruz.
Aidat ve projelerle mi maddi kaynak sağlıyorsunuz?
Aidat ve projeden ziyade, dernek üyelerimizin her biri 10 eve bakıyor. Kirasıyla, gıdasıyla destek oluyor. 3 bin kişinin yaşadığı kampta hastanemiz var, ekmek fabrikamız var Türkiye’ye gelmemeleri için elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Buz fabrikası kurduk orda mesela. İmkanları olan Suriyelilerin destekleri ile ilerleyen bir döngü. Projeler konusunda, Gençlik Spor Bakanlığı ile bir projemiz var. Belediyelerimiz destek oluyorlar. Burada yaşayan Suriye’de belli bir eğitime sahip olan veya olmayan kadınlara ve gençlere yönelik öncelikle 4 aylık bir Türkçe kursu açıyoruz. Bu 4 ay sonunda isteyenlere meslek edindirme kursu açıyoruz. Kuaförlük, dikiş nakış olabiliyor, erkek çocuklar için ahşap oymacılık kursu, bilgisayar kursu açıyoruz. En büyük amacımız artık 5 yılın sonunda belki basit bir tabir ama balığı kendilerinin tutmasını istiyoruz. Onlarda ne zamana kadar başkalarının yardımı ile geçinebiliriz diyorlar. Bu insanlar zaten böylesi bir hayata alışkın olan kişiler değiller. İlk sıkıntı anında yardımı kabullenebiliyorlar, daha sonrasında kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyor, hayat devam ediyor diyorlar. Bunlar kendi işleri olan kişilerdi, bu hayatı yaşamaya alışkın değiller.
Suriyeli doktorlarla ilgili bir karar çıktı sanırım. Nedir tam olarak?
Büyük ihtimalle, illerde Suriyeliler ile ilgili sağlık merkezleri kurulacak. Doktorlar diplomalarını ispat ettikleri takdirde Suriyelilere yönelik sağlık merkezlerinde hekimlik, hemşirelik görevlerini yapabilecekler. Bu doktorlar açısından da hasta açısından da çok iyi olacak. Hastalar dil bilmiyorlar, yol bilmiyorlar hastanelerde zorluk yaşıyorlar. Doktor açısından, iyi olacak. Amerika’da retina üzerine ihtisas yapmış kişiler var. Bu durum ülkemiz açısından da iyi olacaktır. 5 yıldır bu insanlar atıl durumda duruyorlar, bu insanları mesleğe kazandırmak, tekrar hayata dönmeleri, açısından çok iyi olacak. Bizim kendi yükümüzü ve hastanelerin yükünü de azaltmış olacak.
Çıkan düzenlemelerde sizin faaliyetleriniz sanırım etkili oluyor?
Biz ve bizim gibi çalışan sivil toplum kuruluşlarının mutlaka etkileri oluyordur. Birebir sahanın sorunlarını alıp yukarıya taşıyabiliyoruz. Devletimiz bizi dinliyor, önem veriyor. O doğrultuda da tasarlamalar yapılıyor, çözüm üretmeye çalışıyoruz.
Halkın en büyük sıkıntısı sokaklarda ki Suriyeli kadın ve çocuklar. Buna nasıl bir önlem alınıyor?
Öncelikle şunu söyleyeyim, ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sokakta dilenenlerin hepsinin Suriyeli olduğuna inanmıyorum. Geri kabul anlaşması yapıldı, iki defa Yunanistan’dan Türkiye’ye gidenler geri gönderildi. Bunların ancak %10’u Suriyeliydi. Sokakta dilenenlerin %20 – %30’unun Suriyeli olduğuna inanıyorum ben. İkincisi, başka ülkeye sığınmak zorunda kalırsak bizde aynı durumları yaşamak zorunda kalabiliriz; bizimde iş adamımız, avukatımız gidecek ama ev hanımlarımız, öğrencilerimiz, sokakta yaşayan insanlarımız da beraberinde gidecekler. Bunlar bizim de gerçeklerimiz. Manhattan’da adım başı yardım isteyen homeless’lar (evsiz-barksız) var. Dünyanın gerçeği de bu. Sonuçta açık kapı politikası uyguladık her türlü Suriyeli geldi. Sokakta gördüğümüz Suriyeliler ile diğerlerini ne yargılama hakkına sahibiz ne de cezalandırma hakkına sahibiz. Sonuçta onlarda başka ülkeye mülteci olmak istemezlerdi. Kamplarımız, kamp statüsünde 5 yıldızlı otel düzeyinde. Avrupa’da ki kampları da dernek nedeni ile gezdim. Mahzenden bozma kamplar vardı. Avrupa insan hakları dendiği zaman mangalda kül bırakmayan ülkelerin mültecilere yaklaşımını birebir görüp yaşamak durumunda kaldım. Mültecilerin %90’ının düşüncesi, kuru ekmeğim olsaydı evimde olsaydım şeklinde. Buraya gelen insanların hepsi hayatını kurtarabilmek için geldi. Burada ağırlıklı olarak kadın ve çocuklar bulunuyor. Erkekler, kadınlarını ve çocuklarını buraya bırakarak tekrar Suriye’ye dönüyorlar. İşlerini yapmaya çalışıyorlar. 10 günde 15 günde buraya gelerek ailelerini kontrol ediyorlar ziyaret ediyorlar tekrar ülkelerine dönüyorlar. Onların amacı güvenli bir yerde olmak.
Derneğin gelecekteki hedefleri nelerdir? Yeni projeleri nelerdir?
3 milyon insandan bahsediyoruz, her gün yaklaşık 125 Suriyeli çocuk dünyaya geliyor. Savaştan 4 yıl önce tamamen ticari bir amaçla kurulmuş bir dernekken bu hale geldik. Allahın takdiri diyorum ben buna. Amacımız burada hâlihazırda bulunan Suriyelilerin gerçekten çok iyi bir eğitim almasını sağlamak, eğitimli Suriyelile- rin mesleklerini icra edebilmelerini sağlamak. İşveren, girişimcilik potansiyeli olan Suriyelilerin de hem kendi ekonomilerini hem de Türkiye’nin ekonomisine hizmet verebilmelerine yönelik çalışmalarımız olacak.