Ana sayfa Röportajlar Melek BAR ELMAS ile Röportaj

Melek BAR ELMAS ile Röportaj

1415
0
PAYLAŞ

TOBB’da sektörel ekonomik şurada tesadüfen yan yana oturduğumuzda küçük bir sohbet esnasında ilk kez tanıdım Melek Bar Elmas’ı. İkimizde konuşmamızı yapmak için sıramızı bekliyor, bu arada da diğer sektörlerin sorunlarını dinliyorduk. Melek hanım bir ara kalktı ve kısa bir süreliğine kayboldu. Döndüğünde konuşma metnini değiştirdiğini gördüm. Ben sunumumu yaptım yerime otururken Melek hanım çıktı kürsüye. O kadar kısa sürede sektörün can damarı olan sorunları öylesine güzel anlattı ki kendisinden büyülenmemek mümkün değildi. O günden sonra da sosyal medyada sıkı takipçisi oldum ve hayranlığım her geçen gün arttı. Ülkemizin Melek Bar Elmas gibi donanımlı, üretken, çalışkan insanlara çok ihtiyacı var. Sizde röportajımızı okurken ne söylemek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Sizi tanıyabilir miyiz?
İzmir doğumlu Bodrumluyum. Manisa Öğretmen Oku- lu’nda okudum. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim. Türkiye’nin ilk bilgisayar mühendislerindenim. Aynı zamanda kendi yazılım şirketini kuran ilk kadın bilgisayar mühendisiyim. Hacettepe’den mezun olduğumdan beri hep uygulama yazılımları üzerine çalıştım. Düz bir kariyer hayatım var çünkü uygulama yazılımlarını seviyorum. Günlük hayatta kullanıcıların yaşamını değiştirmek hoşuma gidiyor. Bunların dışında da bol bol sivil top- lum çalışmasında yer alıyorum. Türkiye Bilişim Derneği üyesiyim. KAGİDER’in kurucu üyesiyim. Bir dönem başkan yardımcılığını yaptım. TOBB Türkiye Yazılım Meclisi kurulduğundan beri burada yer alıyorum. Halen başkanlığını yapıyorum. Bir de “Üretkeniz Biz” projemiz var onun başkanlığını yapmaya devam ediyorum.
ÜRETMEYEN TOPLUMLAR AYAKTA KALAMAZ…
İlk iş yeri açma fikri nasıl oluştu? Bir dönem özel sektör- de çalışıp deneyim kazanma serüveniniz oldu mu?

Girişimcilik hikayenizin başlangıcı nasıl oldu?
Ben daha mezun olmadan Türkiye’de ki ilk finans sektöründe şube otomasyon projesi yapan tek öğrenciydim. Vakıflar Bankası, IBM ve ben birlikte yapmıştık bu projeyi. Mezun olmadan bu alanda işe başladım. Koç Holding, Ziraat Bankası projesini almış ve eleman arıyordu ve Türkiye’de bunu yapabilen tek insan bendim ve orada başladım iş hayatına. Uzun yıllar finans sektöründe yazılım geliştirdim. 82’den 90 yılına kadar finans sektöründe büyük değişimler yaptık. İlk şubeler arası işlem, ilk havale, ilk şube otomasyonu gibi birçok ilki gerçekleştirdik. Biz bunları yarken gerçekten finans sektörü evrildi. Birey olarak her zaman “üretmeyen toplumlar ayakta kalamaz” ilkesine inandım. Bir topluluğun ekonomik refahını sağlayabilmesi için üretmesi gerektiğine inanıyorum ben. Her zaman aklımda kalmıştır, bu yaptığımız işlerin bir benzerini üretim sektöründe yapsak nasıl bir değişim yaratabiliriz sorusu. Her zaman ilgimi çeken bir soru olmuştur bu benim için. 90 yılında kızımı dünyaya getirdim. Hem ona daha fazla zaman ayırmak hem de kendi fikirlerimi hayata geçirmek adına girişimci olmaya karar verdim. Aslında girişimci olmak hedefi ile yola çıkmadım, beni girişimciliğe sürükleyen sadece bir meraktı. Ben sadece yaptığım işi yapmaya devam etmek isteyen biriydim. Merlin’de bu şekilde kuruldu. Türkiye’de ev bilgisayarları ile satış otomasyonu yapan ilk şirketiz biz. Üretim sektöründe gerçekten büyük değişiklikler oldu.

HUZUREVLERİNDE SADECE BAKIMINIZ YAPILIYOR, ÜRETKENLİĞİNİZ KORUNMUYOR...

Son projeniz Üretkeniz Biz’den bahseder misiniz?
Üretkeniz Biz, benim 2006 yılında düşünmeye başla- dığım ancak 2016 yılında hayata geçirebildiğim bir proje oldu. Çıkış felsefesini şöyle açıklayabilirim. Ben bizim kuşağımızı tost kuşağı olarak görüyorum. Neden derseniz, ömürler uzadı ama buna paralel olarak sosyal olanaklar gelişmedi. Bu nedenle biz annemize, babamıza bakmak durumundayız. Bu bakıcı ile çözülecek bir durum değil, doktor randevusu, ilaç takibi dendiği zaman bunu gerçekten candan birisinin yapması gerekiyor. Öte yandan genç işsizliği çok arttı. Bugün bir gencin evinin kirasını kazanabilmesi 30lu yaşlarını buluyor. Böyle bakınca çocuklarımıza da bakmak zorundayız. Dünya tarihinde en hızlı teknolojik dönüşümü yaşan kuşağız biz, televizyonu, cep telefonunu, buzdolabını gördük biz. Birçok teknoloji ürünü bizim kuşağımızda bulundu ve yaşama geçti. Bu nedenle bizim kuşağımızın büyük kısmı 40’lı yaşlarda işsiz kalıyor ve ikinci bir meslek arayışına giriyor. Teknolojik gelişmelere ayak uyduramayacağı düşünülüyor ve sistemin dışına atılıyor. Bir yandan bizler yaparsın, istersen olur, çalış diyerek büyütülmüş gerçekten çalışkan olan bir nesiliz. Bu teknolojik oluşumlar da bizim kuşağımızın ürünleri sonuçta. Çalışkanız ve ömrümüzü televizyon karşısında tüketmek istemiyoruz. Ömrümüzün sonuna kadar üretken kalabilmek istiyoruz. Bu nedenle, tam zamanlı çalışamayan insanlar tekrar ekonomiye döndürülmeli, ciddi bir bilgi birikimi var bu konuda. Bir yandan da bizlerin yaşlılığımızda üretken kalabilmesi için de ortam yaratılması gerekiyor. Şuanda böyle ortamlar yok. Bakımevi, huzurevi bunları saymıyorum buralarda sadece bakımınız yapılıyor sizin üretkenli- ğiniz korunmuyor. Üretkeniz biz Biz bu düşüncelerle ortaya çıkmış sosyal bir girişimdir. Ticari bir amacı yoktur, amacımız sadece 35-70 yaş arasında herhangi bir nedenle tam zamanlı çalışamayan insanların üretime tekrar kazandırılması ve buradan elde edilen gelirlerin bir kısmıyla da, yaşlı yaşam evi oluşturmak. Kooperatif olarak kurulduk. Dünya’da yaşlı köyleri var, tam zamanlı çalışamayanların ekonomiye kazandırılması var ama bunu sürdürülebilir bir model çerçevesinde bir araya getirmiş örneği yok. Kooperatifler Genel Müdürlüğü, çok güzel bir proje ama böyle bir model yok dediler. Projemize inandılar. Çok uzun süre birlikte çalıştık. Bu proje içerisinde yaptığımız ilk iş, bu yaş grubunun en önemli konusu bilgi. Ciddi bir bilgi birikimleri var. 2016 yılında kendi üyelerimizin bilgi birikimlerini sunmalarını hedefleyen eğitimler düzenlemeye başladık. 2017’de danışmanlık, 2018’de de çok farklı teknolojik yapılanmalar getirilecek ve sonrasında 2020’de artık kendi köyümüzde bunları gerçekleştireceğiz.

Köy nerede olacak? Yer belli mi?
Yer konusunda bize yer bağışlamak isteyen gönüllüle- rimiz ve üyelerimiz var. Bir köy olmayacak muhtemelen. Araziye bağlı olarak değişecektir. Biz yapı kooperatifi değiliz. Bağışlarla, desteklerle, fonlarla dönecek bir proje bu, o yüzden Kaz Dağları öncelikli gelenlerden bir tanesi. Her türlü bağışa da açığız. Böyle bir oluşum o yöreye de çok ciddi entelektüel bir birikimin akması anlamına geliyor. Küçük işletmeler ciddi bilgi birikimlerini edinmekte güçlük yaşıyorlar. Tam zamanlı eleman pahalıya geliyor o elemanı koruyamıyor, yarı zamanlı eleman alsa her konuda birini tutmaya kalksa çok ciddi bütçeler çıkıyor. Bunu profesyonel bir firmadan aldığında bütçeleri çok büyük çıkıyor. Üretkeniz Biz’in sunacağı yapı hem çok daha ekonomik bir biçimde bu bilgileri sunmak hem de çok farklı bilgi kümesini sunmak. Uzun vadede 300 üyeye ulaşmayı hedefleyen bir kooperatif. Umarım ve dilerim daha büyük de oluruz.

Şu anda kaç üyeniz bulunuyor?
Üye olma şartlarınız nelerdir? Şimdi 8 kurucu üye varız. 2 üyemizin daha başvuruları tamamlandı. Her gün üye sayımız artıyor. Kooperatife üye olmak için, hisse alarak üyelik imkanımız bulunuyor. Bu sizin yaşam köylerindeki payınızı belirleyen bir sistemdir. Fakat bunda alt ve üst limit getirildi. 1000 – 50 bin tl arasında. Yıllık aidatlarımız var. Aidatlarımız hiçbir zaman iki asgari ücreti geçmeyecek şekilde belirleniyor. Üye katkılarını oldukça minimum seviyede tutmaya çalışıyoruz. Esas amacımız, üyelerimizin gelir kazanması. Eğitimler vererek üyelerimizin gelir kazanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğitimi veren üyemiz ve kooperatif gelir kazanıyor. Bunun dışında bir yetkinliğinizin olması, 35-70 yaş arasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanız gibi klasik kooperatif üyelik koşulları bizde de geçerlidir. Üye profilimizi ikiye ayırıyoruz. Bir tanesi, bir yetkinliği ile para kazanmak isteyen ama bunu yaparken de kooperatif çatısı altında bu yetkinlikleri birleştirerek kazanç sağlamak isteyen arkadaşlarımız. Biz bunlara yenilikçi girişimci diyoruz. Normalde girişimci tanımına bakıldığında, siz bir işletme kuruyorsunuz ve bütün fonksiyonları o işletmede temin etmeniz gerekiyor. Üretkeniz Biz çatısı altında, mali müşavirimiz de var ofisimiz de var bütün bunları kullanıyorsunuz sadece kendi yetkinliğinizi o portföy içerisine koyuyorsunuz böylece toplu bir gelir kazanmanız söz konusu oluyor. Bu tabii daha çok işbirliğine dayalı bir yöntem. Böyle bir yetkinliğiniz olabilir ama siz tam zamanlı zaten çalışıyorsunuzdur ya da bir yetkinliğiniz yoktur ancak yaşlılığınızda gidip rahatça oturabileceğiniz, sizin tarzınızda insanların olacağı, gönüllülük esaslı çalışan, içinde atölyelerinde olduğu aktif bir hayat sürmek istiyorsanız sadece köy için de üye olabilirsiniz. Gelir elde etmeniz gerekmiyor. Yaşlılığını düzgün ortamda, düzgün bir şekilde geçirmek isteyen arkadaşlarımız var. Üye olmak için bir yetkinliğinizin olma zorunluluğu yoktur. Ben Üretkeniz Biz’in küçük işletmelere çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Çok değerli uzmanlara ekonomik fiyatla, sürdürülebilir bir şekilde ulaşma imkanı bulacaklar.

Eğitimler ile Türkiye’nin her yerine ulaşabiliyor musunuz?
Bizim organizasyonumuzda şuanda her yerde arkadaşlarımız var. Ankara’da, İzmir’de, İstanbul’da, Hollanda’da, İngiltere’de arkadaşlarımız var. Biz yapımızı coğrafyadan bağımsız kurguladık. Bu bir sosyal sorun aslında. Türkiye şu anda genç nüfusa sahip ancak bu insanlar bir gün yaşlanacaklar. Üretkeniz Biz, gelecekte olabilecek bir sorunu bugünden öngörerek çözmek üzere yola çıkmış bir oluşum.
Bakımevinde kalan yaşlılarımız üretkenlikten uzaklar. Bütün gün, kitap okuyarak, el sanatlarıyla uğraşarak zaman geçirmeye çalışıyorlar ancak üretemedikleri için mutsuzlar. Bazen sohbet ediyorum, çok değerli, çok bilgili insanlar var oralarda.
Bunlar çok uzak şeyler değil. Ben kendimi bakımevlerinde ölümü beklerken görmek istemediğim için böyle bir proje giriştim. Ben yaşlılığımda da üretken olmak, birilerine faydamın dokunduğunu görmek, gerçekten kendimi mutlu hissedeceğim bir yerde olmak istiyorum.

Yaşlılarımız deneyimlerini paylaşsalar bile kar değil mi?
İnanılmaz deneyimler oluyor. Çok çok yıllar önce, yurtdışında bir emekliler derneği vardı. İstendiği zaman danışman olarak, üyelerini yolluyordu. Siz sadece yol ve konaklama masrafını ödüyorsunuz, yanılmıyorsam günlük de çok cüzi bir miktar ödeme yapılıyordu. Biz yurtdışından birini bu şekilde getirdik. İnanılmaz şeyler yaşadık. Çok büyük bir projeye başlamamıza ve planlamamıza yardım etti. Şimdi düşünün 250 yazılım elemanından oluşan bir ekibi yönetmiş. Böyle birisi, sizin belki o projeyi batırmanıza sebep olacak bir şeyi önceden önlemenizi sağlıyor. Ben bunu gördüm daha önceden, deneyimledim. Yaşlıları aktif kullanmanız gerekmiyor. Bilgilerinden faydalanmanız inanılmaz güzel sonuçlar doğuruyor. Bunu başarmalıyız, kendimiz için yapmalıyız bunu. Geleceğe yatırım projesi olarak düşünüyorum. Bundan sonra artık bu sorunu çözeceğimizi düşünüyorum.

Daha çok kişiye ulaşmak adına internetten online eğitimler vermeyi düşünüyor musunuz?
Kısa vadede düşündüğümüz bir şey değil bu. Bu anlamda zaten birçok akademi var, bizim farkımız deneyimli insanların canlı kanlı anlatmasıdır. Oyunlarla iç içe geçmiş bir eğitim modelimiz var, aktif olunmasında fayda var. Uygulamalı eğitim veriyoruz. Somut yaşayarak öğrenmek gerekiyor. Uzun vadede bu arkadaşlarımızın deneyimlerini kısa anekdotlarla paylaşmak üzere bir fikrimiz var. Amacımız farklı, eğitimlerden çıkıldığı zaman “wow! Neler varmış bilmediğim” denmesini sağlamak. Bu da anca bir arada olan derslerle mümkün olur.

Aldığınız birçok ödül var. Bu başarıların hikayesi nedir? Ödülü elinize aldığınızda neler hissettiniz?
Şunu söyleyebilirim, ödül almak çok güzel. Ancak ben ödülleri biraz yalancı emziğe benzetiyorum. Ağlamadan verilmiyor, verildiği zaman da süt gelmiyor. O nedenle ödüller konusunda ana şiarım şu oldu, ben hayatta hiçbir şeyi ödül almak için yapmadım. Her şeyi yapmak istediğim için, inandığım için yaptım. Yaptıklarım sonra takdir gördü, bundan mutluyum. Takdir edilmeyebilirdi. Ödüller karşısındaki genel duruşum; hayatta yapmak istediğiniz şeyi yapın, ödül gelirse güzel. Gelmezse de bunu kendiniz için yapmalısınız. Kendiniz için yapmalı bunu yaparken de toplumsal faydayı gözetmelisiniz. Bu şekilde çok daha güzel olur diye düşünüyorum. En Başarılı İş Kadını ödülünü aldım. Kendi yazılım şirketini kuran ilk kadın bilgisayar mühendisiyim, zordu benim için. Tek başına bir yazılım şirketi kurup buralara kadar getirmek zordu. Büyük bir başarı elde ettim. BM muhteşem kadın girişimciler diye bir çalışma yaptı ve bizi seçti orada. Türkiye’den 9 kadın seçildik. Cenevre’de bir toplantı düzenlendi. Biz 4 kişi gittik o toplantıya. Dönüşte sohbet ederken gördük ki, kadın girişimcilerin sorunları ortak. Organize olamıyorlar. Birlikte hareket etmiyoruz, kendi işlerimize dalmışken bu sorunları çözüme kavuşturabilmek için toplanmaya başladık ve oradan KAGİDER doğdu. Ödül almasam da bugün bir ATM gördüğümde, sokaktaki satıcının bir el bilgisayarı ile fatura kestiğini gördüğümde zaten mutlu oluyorum bunu ben yaptım diyerek. Önce yaptığınız işten keyif almanız önemlidir. En keyif aldığım ödülüm ise; kızımın anneler gününde yazdığı şiirin birinci seçilmesiydi. Yılın annesi ödülünü de bana verdiler.

Merlin’de neler yapıyorsunuz?
Satış denetim adına çok büyük çalışmalar yaptık. 2009’da benim bir karar vermem gerekiyordu. Biz yurt dışına da açılmıştık. 2009 krizi ile yurtdışına açılmak, Türkiye pazarında yer bulmak zordu. Şimdi yazılım üretmiyor pasif bir anonim şirket olarak bekliyor Merlin. İleride ne olacak göreceğiz. Daha çok satış, denetim otomasyonu yaptık. İş zekası platformları geliştirdik ve çok da büyük projeler oldu.

Geleceğin Kadın Liderleri’ni anlatır mısınız bize?
Geleceğin Kadın Liderleri, KAGİDER’in 7 yıldır devam eden projesidir. Üniversite son sınıfta veya mezuniyetten 2 – 3 sene sonrası gibi bir dönemi kapsıyor. Bu dönemde ki genç kadınlar başvuruyorlar. Geçen yıl bin 200 kadın başvurdu ve 70 kişi seçildi. Bunlar bir eğitime alınıyorlar, daha sonra mentorlük verilerek işe yerleştirilmelerine destek olunuyor. Bunların kendi aralarında bir network oluşturması sağlanıyor. Amacımız başarılı ama kaynaklara erişimi kısıtlı olan gençlere kaynaklara gidiş yolunu açmak. Çünkü gerçekten o çocuklar daha sonra pırıl pırıl çok güzel projeler yapıyorlar. Projenin her aşamasında çalışıyoruz. Ben eğitim kısmında “teknoloji ile güçlenmek” eğitimini veriyorum. Günlük yaşantılarında ve işlerinde mevcut teknolojileri kendilerinin performansını artırmak için, etkinliklerini artırmak için nasıl kullanmaları gerektiğini anlatıyorum.

Kendinize ayırdığınız vakitlerde neler yapıyorsunuz?
Okumayı seviyorum, yanımda her zaman okuyacak bir şeyler bulunur. Kendime çok özel şeyler yapma hevesim yok. Gezmeyi severim ve işim nedeniyle zaten çok geziyorum. Bu yaptıklarımı da kendim için görüyorum, hayatımı bu işim için bu kendim için diye ayırmadım. Aileme ayırmak istediğim zamanlarım var benim, 90 yılından beri hafta sonları ailemiz için özel zamanlar olarak ayrıldı. Pek fazla çalışmam hafta sonları.

Başka neler söylemek istersiniz?
Üretkeniz Biz için söylemem gerekirse, geleceğinde sağlıklı bir yaşlılık yaşamak isteyenleri üye olarak bek- liyoruz. İşletmeleri de, burada oluşan zengin bilgi biri- kimini kullanmaya davet ediyorum. Bu bilgi birikimini bizimle temasa geçerek kendi firmalarının gelişmesi için kullanmalarını öneriyorum. Eğitimlerimiz oldukça güzel çünkü eğitim formatımız klasik eğitimlerden farklı. Bizzat işin içindeki uygulayıcıların verdikleri eğitimler bunlar. “Zeka Bunun Neresinde?” eğitimini veriyorum ben. 2000 yılında ilk kez İş Zekasını kurguladık. 16 yılda elde edilmiş büyük bir deneyim var orada. Bunu birden bire veriyorsunuz. Kasım ayında Hava Kargo Taşımacılığı eğitimlerimiz başlayacak. Eğitimleri bizzat uygulayıcısı veriyor. Ben bu konuyu biliyorum, eğrisi, doğrusu nedir biliyorum diyen insanların verdikleri eğitimler bunlar.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here