Arabuluculuk, yargının hızlandırılması için getirilmiş olan güvenli, gizlilik ve gönüllülük prensibine dayanan, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biridir.
Bu gün sizlere, son günlerde kamuoyunda da sıkça karşılaştığımız “Arabuluculuk” konusunda bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum. Arabuluculuk, 07/06/2012 tarihinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile Türk Mevzuatına girdi. Peki o günden bu güne neler oldu? 2013 yılında Arabulucu olabilmek için, eğitimler verilmeye başlandı, bu eğitimleri başarıyla bitirenler yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamalı sınava girdi, bu sınavları başarı ile tamamlayan ve T.C. Adalet Bakanlığı Arabulucular Sicili’ne kayıtlarını yaptıranlar, Arabulucu olarak görevlerine başladı. Ben de T.C. Adalet Bakanlığı Arabulucular Sicil’ine 19 numara ile kayıtlı, Türkiye’nin ilk Arabulucularındanım. 2013 yılı Kasım ayından itibaren, arabuluculuk ile çözülebilecek ihtilaflardan bir kısmı, tarafların iradeleri ile arabuluculuğa götürüldü, bunlardan bir kısmı yargıya intikal etmeden arabulucu marifetiyle çözüldü, bir kısmı çözülemedi, mahkemelere intikal etti. Bu gün gelinen noktada ise, arabuluculuk, sistemi istenilen şekilde rahatlatmadığı görüldüğünden, zorunlu arabuluculuk getirilmeye çalışılmaktadır. İş Mahkemeleri Kanunu tasarısının 3. maddesinde; iş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk hususu bulunmaktadır. Tasarının yasalaşması halinde, Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacağı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu olacaktır. Tasarının bu haliyle yasalaşması halinde, belirtilenler dışındaki ihtilaflarda, örneğin iş ilişkisinden kaynaklanan işveren alacaklarıyla ilgili açılacak davalarda, işçiye verilen disiplin cezalarıyla ilgili açılacak davalarda, zorunlu arabuluculuğa başvuru bulunmamaktadır. Arabulucu ve arabuluculuk nedir, sorularının cevabını HUAK 2. Maddede düzenlenen tanımıyla sizlerle paylaşmak istiyorum: Arabulucu, arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi, arabuluculuk ise, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak ifade edilmiştir. Arabulucuya başvurma, davadan önce ve dava sırasında her iki aşamada da mümkündür. Zorunlu arabuluculuğun yasalaşması halinde, zorunlu arabulucuya başvurma şartlarını taşıyan uyuşmazlıklarda, örneğin, işe iade davalarında, arabulucuya başvurmadan önce dava açmak, mümkün olmayacaktır. Bu kısa giriş bilgisinden sonra, hangi ihtilafların arabuluculuk kapsamında olduğuna bakalım. HUAK 1. Maddesinin 2. fıkrasına göre, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesi için arabulucuya gidilebilecektir. Tüketici uyuşmazlıkları, alım satım sözleşmeleri, kira uyuşmazlıkları, işçi alacakları, marka-patent uyuşmazlıkları, eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, deniz ticareti ve sigorta uyuşmazlıkları, boşanmadan sonraki mal paylaşım uyuşmazlıkları, taksirle yaralama, hakaret, tehdit, ticari sırrın açıklanması gibi şikâyete bağlı suçların işlenmesi nedeniyle istenecek tazminatlarda arabulucuya gidilebilir. HUAK’ın aynı maddesinin devamında, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olmadığı da yazılmıştır. Bu madde kapsamında hangi sebeple olursa olsun boşanma taleplerinde (boşanmanın tüm şartlarında anlaşma sağlanmış olsa dahi) arabuluculuğa gidilemez. Yine, çocuğun velayeti konusunda da, ayrıca aile içi şiddet iddiasını içeren, boşanmadan bağımsız, kusura dayalı fer’i istekler nedeniyle de -örneğin maddi-manevi tazminat, yoksulluk nafakası- arabuluculuğa gidilemez. Bu talepler nedeniyle, mutlak mahkemelere başvurulması gerekmektedir. Arabuluculuk, hem hızlı, hem de madden avantajlı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. Ayrıca uyuşmazlığın tarafları arasındaki ilişkileri de korur. Arabuluculukta, konuşulan hususlar, belgeler, teklifler ve ikrarlar gizlidir. Sürecin kontrolü tarafların elindedir, sadece tarafların anlaştıkları konularda anlaşma yapılır. Taraflar arabuluculuktan her an vazgeçebilirler. Arabuluculuk ücretlerinden de kısaca bahsedelim. Uyuşmazlığın parayla ölçülebilir olması halinde, tıpkı, avukat ücretlerinde olduğu gibi, kademeli olarak ücret oranları düzenlenmiştir. Tek arabulucunun görev yaptığı parasal uyuşmazlıkların ilk 30.000-TL’sinde arabulucu ücreti, %6’sıdır. Devam eden 40.000-TL’de %5, yine devamında, belirli miktar ve oranlar şeklinde düzenlenmiştir. Konusu para ile ölçülemeyen olaylarda ise arabulucunun ücreti saat ücreti olarak ödenir. Bu ücret, olaya ve taraf sayısına göre saati 120-TL ila 290-TL arasındadır. Arabulucunun ücret ve masrafları, taraflarca eşit karşılanmaktadır. Son olarak, arabulucu ile çözülebilecek bir uyuşmazlık oluştuğunda, arabulucuya nasıl başvuru yapılabileceğinden ve süreçten de bahsetmek isterim. Öncelikle, taraflardan biri veya birlikte, mahkemeye gitmeden önce Adalet Bakanlığı, Arabuluculuk Daire Başkanlığı, Arabulucular Listesinden, bulundukları ilde kayıtlı ara- bulucuya başvuru yapılması gerekmektedir. Taraflar arabuluculukta anlaşmaya varırlarsa, bundan sonra dava açmaya gerek kalmayacaktır. Bizim sistemimizde, dava açıldıktan sonra da arabulucuya gidilebilir. Dava açıldıktan sonra gidilen arabulucu ile taraflar anlaşmaya varırlarsa, mahkeme davayı görmeyi bırakır, tarafların anlaştıkları tutanak esas hale gelir. Tarafların arabulucu ile anlaşamadıkları uyuşmazlıklarda ise mahkeme, kaldığı yerden devam eder.