A4 Granit & Mermer A.Ş. Ortağı
Zeynep Akıncı
Sizi tanıyabilir miyiz?
1970 İstanbul doğumluyum. Öğrenimi İstanbul’da tamamladım. Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezunum. Yüksek Lisansımı Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi’nde tamamladım. Eş durumundan Ankaralı oldum. Yaklaşık 20 yıldır Ankara’da yaşıyorum. Meslek hayatıma İstanbul’da başladım. Çeşitli kliniklerde, hastanelerde diş hekimi olarak çalıştıktan sonra 1995 yılında kendime ait kliniğim oldu. Ankara’ya geldiğimde de kendi muayenehanemi açtım. Daha sonra ortaklarımla birlikte Clinic312 adını verdiğimiz kliniğimizi Nene Hatun Caddesinde açtık. Halen orada yarı zamanlı olarak diş hekimliğine devam ediyorum. Evliyim ve 3 çocuğum var.
Diş hekimliğinden çok farklı bir sektöre yatırım yapmaya karar verdiniz. Zor gelmedi mi böyle bir karar almak?
Aslında diş hekimleri her zaman muayenehanenin rutininden çıkıp kendini geliştirecek veya hayatın içine daha çok yerleştirecek uğraşlarla meşgul oluyorlar. Resim yapan arkadaşlarım var, el sanatları ile uğraşan arkadaşlarım var. Aslında granit mermer ve doğal taş sektörü bana çok uzak bir alan değildi. Eşim dolayısıyla her zaman bu işin içindeydim, köşesindeydim. Taş da bana her zaman çok güzel bir malzeme olarak gelir. Çünkü doğaldır, istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz. Önce kendi evimiz için bir takım ürünleri fabrikada fikirlerimi söyleyerek tasarlattırdım. Ürünlerin kendi çevremden, eşimin iş çevresinden beğeni topladığını görünce neden girişimci bir iş alanına dönüştürmeyelim fikri oluştu. Daha çok yeni olmakla birlikte yaklaşık 1 yıldır bunun üzerinde düşünerek kendi markamı oluşturup bir takım doğal taştan dekorasyon ve ev ürünleri üretmeye başladım. Afyon’da ve Ankara’da atölye ve fabrikalarımızda bunların üretimine geçtik. Son 4 aydır da seri üretime geçtik diyebilirim. Doğal taş herkesin beğenisini kazanan bir malzeme. Türkiye’de açık bir pazar, dekorasyon ürününde henüz çok fazla kullanan kimse yoktu ama son yıllarda dekorasyon ürünlerinde kullanılmaya başlandı. Granit ve mermer dekorasyon ürünlerinin yanı sıra sehpa ve masalar üretmeye de başladık. Mermerin o soğuk havasını ahşap ve metalle birleştirerek kırmaya çalışıyoruz. Bunları ürünlerin hepsini birlikte kullanarak yapıyoruz. Ahşap, nikel, pirinç, bronz, metal hepsini üretimde kullanıyoruz. Mermere yatkınlığımdan dolayı hobi olarak başladığım bu iş kısa zamanda yeni bir iş girişimim oldu. Türkiye’de şu anda Ankara, İstanbul ve İzmir’de 6 noktada satışlarımız var. Kişiye özel üretim de yapıyoruz. Sipariş üzerine granit ve mermer her türlü objeyi, dekorasyon ürününü tasarlayıp üretebiliyoruz. Rutin olarak ürettiğimiz ürünlerimiz de var, bunları hem yurtiçi pazarında hem de yurtdışı pazarında tüketici ile buluşturduk.
Markanızın adı ne?
Başlangıçta Mila olarak yola çıktık ama kısa sürede aldığımız olumlu geri dönüşler üzerine işi hobi olmaktan çıkarıp profesyonelce işletmeciliğe dönüştürdük. Bu nedenle, kendimize ait olan A4 Granit ve Mermer fabrikamızdan yola çıkarak markamızı A4 Consept olarak yola devam ettirme kararı verdik. Fabrikamızın gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pazarında mermer ve granit alanında çok tanınmasını da yeni markamızın lehine çevirdiğimize inanıyorum. Bunu da “Basic Line” ve “Luxury Line” olarak ikiye ayırdık. A4 Consept olarak devam ediyoruz şuanda. Ne tür objeler yapıyorsunuz? İlk olarak küçük objelerden başlamıştık. Peynir tabakları, meyve tabakları, mumluklar, banyo setleri gibi ufak ürünlerle başlamıştık. Düz ürünlerin üzerine metal parçalar ekleyerek devam ettik. Daha sonra kahve fincanından tutun da mutfak tezgahı üzerinde dekorasyon ürünlerine kadar her şeyi üretmeye başladık. Bir orkide saksısı, kahve fincanı, bahçenizde kullanabileceğiniz bank, salonda kullanabileceğiniz yemek masası, sandalyenin arka bazı aklınıza gelebilen her ürünü üretebiliyoruz mermerden. Bir satranç tahtası, lokumluk bunların hepsinin dizaynını başka ürünler de kullanarak yapabiliyoruz. Mermere kolay şekil verilebiliyor mu? Ne kullanıyorsunuz teknoloji bu işin neresinde? Mermer zor şekil alan bir ürün ama granit daha zor şekil alan bir doğal ürün. Bunları fabrikalarımızda waterjet dediğimiz sulu kesim ile ana şeklini veriyoruz. Blok olarak fabrikamıza geliyor bu bloklardan istediğimiz ölçülerde küçük parçalara bölüyoruz. Bu böldüğümüz parçaları önce waterjet ile plaka haline getiriyoruz. Daha sonra el işçiliği ile tornalarla yuvarlak şekillerini verebiliyoruz. Book hand dediğimiz kitap destekleri yapıyoruz. Son dönemlerde harf kullanmaya başladık, bu harflerde oldukça popüler olmaya başladı. Bunları waterjet ile atölyemizde yaptırıyoruz. Bilgisayarda 3 boyutlu verdiğimiz her şekli mermerin üzerine işleyebiliyoruz. Hayal ettiğiniz herhangi bir objeyi mermere dökebiliyoruz. Granit bu konuda biraz daha zor çünkü daha zor şekil alıyor. Bahçenizde, dışarıda kullanacağınız bir masada graniti öneriyoruz dış yaşam koşullarına daha dayanıklı olduğu için. Türkiye bir mermer cenneti, Afyon bunun başkenti konumunda. Çok güzel çıkan doğal taşlar var. Bunları ocaktan alıyoruz ya da bloktan kestiriyoruz istenen rengine göre. Afyon’da ki atölyemizde de şekillendirebiliyoruz, Ankara’ya getirip burada da kestirebiliyoruz. Çok aşamalı, zor uğraşlı bir iş ama ortaya çıkan her ürün çok kalıcı ve hiçbir ürün birbirine benzemiyor doğal olduğu için. Bir plakada bir santim sonrasında farklı desen görebiliyoruz. Dolayısıyla her ürün kendi içinde bir özel üretim oluyor bu nedenle talep gördüğünü düşünüyorum.
Hedef kitleniz kimler? Fiyat aralığınız nasıl?
Hedef kitle ile yola çıkmadık ama hedef kitlemiz şu anda dekorasyondan keyif alan, doğal ürünleri, kalıcılığı seven herkes. Alacağınız ürün küçük kalemlik de olabiliyor, banyo seti de, evinizde kullanacağınız bir granit masa da olabiliyor. 100 liraya da ürünümüz var 10 bin liraya da. Ürün yelpazemiz ve fiyat aralığımız çok geniş bu nedenle hedef kitlemiz dekorasyonu, dekorasyonda doğallığı seven herkes diyebilirim.
Kendinize ayırdığınız vakitte neler yapıyorsunuz?
Aslında, iki farklı iş söz konusu, 3 çocuk ve eşim, ev derken kendime ayıracak çok vaktim kalmıyor. Ben sivil toplum kuruluşlarında ilk gençlik yıllarımdan beri çok keyifle çalışmışımdır. İstanbul’da Leolarla başlayıp Ankara’da Rotary, Angikad, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği gibi birçok sivil toplum kuruluşlarında hem toplumda ihtiyacı olan kesime dokunduğumuzu hem de kendimizi de geliştirdiğimizi düşünüyorum. Boş vakitlerimde bu sivil tolum kuruluşlarındaki görevlerimi severek yapıyorum. Ankara’ya geldikten sonra da gerçekten meslek hayatım dışında sevdiğim arkadaşlarımı, dostlarımı, hayata aynı pencereden baktığım insanları bu sivil toplum kuruluşlarında bulduğumu düşünüyorum. Benim için çok değerli buralarda ça- lışmak. Onun dışında seyahat çok sevdiğim bir konu. Fırsat buldukça küçük kaçamaklarla dünyanın her yerine seyahat etmekten zevk alıyorum. Ciddi bir koleksiyonerim; 4 farklı koleksiyonum var. Yurt dışı seyahatlerimden topluyorum. Bir de tabi yürüyüşü çok seviyorum ama asıl formuma dikkat etmek için sporla uğraşıyorum. Dolayısıyla dolu dolu geçen bir hayat profili çıkıyor ortaya.
4 erkekle bir evde yaşamak nasıl bir duygu?
Hayatınızda canınıza yakın 4 erkek olduğu zaman kendinizi evde kraliçe gibi hissetmeniz lazım. Öyle olmuyor, bir bardak suyu bile kalkıp kendim almam gerekiyor. 4 erkeğin arasında olmak gerçekten keyifli. Sadece bir kadın olarak değil, onların da pencerelerinden hayata bakabiliyorsunuz. 4’ü de farklı yaşlarda, çocuklarımın arasında 6’şar yaş var. Biri ergenlikle boğuşurken diğeri daha yeni yeni yürümeye başlıyordu, biri üniversiteye hazırlanırken diğeri master yapıyor şu anda. Dinamik kalmanızı sağlıyor. Hayata farklı bir açıdan bakabiliyorsunuz. Çok kızım olmasını istemiştim hayatım boyunca ama şimdi iyi ki 3 tane oğlum var diyorum.
Eş ile çalışmak yıllar sonra zor olmayacak mı?
Eşim fabrikada yerime göz koydun diyor ama bir yandan da hoşuna gidiyor bu işe girmiş olmam. Eşle çalışmak, en başta başladıysanız kolay ama sonradan kurulu bir düzene girmek zor olabiliyor. İş hayatındaki eşinizin aslında evdeki kişi olmadığını ya da sizin bakış açınızın farklı olduğunu gösteriyor. Eşim 30 yıldır doğal taş sektörünün içinde, kendisi de mimar. Hep dediğim gibi bu işin içindeydim, sahada olmak başka bir şeymiş, taşın inceliklerini ve piyasanın da erkek egemen bir sektör olması nedeniye biraz uğraş verip o sertlikleri biraz kırmak gerekiyor. Beraber çalışmanın avantajları daha fazla diyebilirim. Arkanızda bir destek, alt yapı olduğu zaman piyasaya daha kolay girip ilerleme şansınız olabiliyor.
Hangi koleksiyonlara sahipsiniz?
Cam objeler üzerine bir koleksiyonum var. Farklı ülkelerden topladığım çanlar var yaklaşık 530 tane. Magnet koleksiyonum var. Yazma koleksiyonum var, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden el oyaları ile topladığım koleksiyonlarım var. Evde hepsi için özel yerler yaptırdım. Nereye gitsem önce koleksiyon parçalarımı toplayıp daha sonra devam ediyorum. Seyahat benim öncelikli tutkum. Haritalarda nokta atışları yapıyorum, buraya gittim buraya gidilecek gibi. Her yılbaşında seyahat planları mutlaka yaparım.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bence kadınların sektör ne olursa olsun çalışmaktan vazgeçmemeleri lazım. Diş hekimliğinde 25. yılımı dolduruyorum bu sene. Çok severek yaptığım bir meslek. Fiziksel bir güç, fiziksel bir kuvvet gerektirdiği için ömrün sonuna kadar yapılabilecek bir meslek değil. Dolayısıyla hobinizle ya da ikinci bir dal ile kendinizi hayatın içinde aktif tutmak için çaba göstermeniz gerekiyor diyorum bütün kadınlara.